Dikkat ! Bu site yoğun miktarda kültür-sanat içerir.
e-mail:kulturcoo@gmail.com

Sırları Çözülemeyen Yapılar

Her ne kadar mucidi bilinmese de  az sonra göreceğiniz bu 10 eser ve nesne, günümüz bilim insanlarını hayretler içerisine düşürmüş ve o zamanın teknolojisinin gelişmişliği konusunda yeniden tartışmalara sebep olacak derecede ileri seviyede olduğu. Nesnelere ve eserler incelendiğinde: "Yoksa bizim günümüz teknolojisi o zamana göre çok mu basit kalıyor?" sorusunu sormamıza sebep oluyor. İşte o 10 esrarengiz ve mükemmel ayarındaki eserler.

PİRİ REİS'İN HARİTASI





Piri Reis, 1465-1554 yılları arasında yaşamış en ünlü Türk denizcimiz. Bilim insanları ona "Geleceği gören harita" adını verdi. Çünkü Piri Reis'in 1513'de çizdiği bu harita  1929 yılında ortaya çıkarıldı. Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren bu harita ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu 1818'de keşfedildi. Bu nedenle herkesin sorduğu soru "Nasıl olur da Güney kutbu burada olur?!" oldu. Üstelik bu harita kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyor. Fakat kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden 6 bin yıl önce erimişti.




 BAĞDAT PİLİ 


İşte başka bir "Yok artık!" dedirtecek eser. Görmüş olduğunuz bu pil Bağdat'da 1938 yılında bir Alman arkeolog tarafından bulunmuş. 2 bin yıllık bu "pil" bilim insanlarını hayretler içerisinde bıraktı. 13 cm boyundaki toprak bir kabın içine monte edilmiş bobine benzer bakır bir silindir var ve etrafına demir bir çubuk ve ağzını kapatan asfalt ile bu cismin adı "dünyanın en eski pili" oldu. Pilin tahmini 2 voltluk bir enerji ürettiği tespit edilmiş.


KRİSTAL KAFATASI


İndiana Jones'un filmlerine bile konu olmuş olan, Maya döneminden kalmış olan bu kuru kafa, tek bir kristal blok üzerine işlenip yapılmış. Kuru kafanın  nasıl yapıldığı hala bir sır. Ayrıca kafanın altından tutulan bir ışık direkt olarak göz yuvalarına yansıyor. Böyle gelişmiş bir tekniğin o dönemlerde nasıl yapılabildiği hala sırrını koruyor.



GENERALİN KEMER TOKASI 




MS. 300'lü yıllarda yaşamış olan Çinli bir generalin mezarında 1956 yılında bulunan bu kemer tokası alüminyumdan yapılmış. Alüminyum ama; %85 oranında saf alüminyum içermektedir. Ama bakınız ki alüminyum doğada bileşik halinde bulunur ve alüminyumun ayrıştırılması ilk kez 19. yüzyılda yapılabilmişti.




 NAN MADOL KENTİ



Pasifik Okyanusu'nda ki Mikronezya adası yakınında kurulan ve yapımı 1000 yıl süren bu antik kent M.Ö 200'de inşaatına başlanmış ve tam 1000 yıl sürmüş. Kent 250.000 tonluk dev bazalt bloklar kullanılarak yapılmış. Üstüne üstün bu kente ait 100 yapay adayı kanallarla birbirine bağlamış. Bu kadar bazalt buraya nasıl ve hangi yolla getirildiği ise hala bir sır. Bunu bende inanılmaz merak ediyorum çünkü inanılmaz bir abartı söz konusu...



NAZCA İŞARETLERİ



Bu işaret ve buna benzer bir kaç tanesi Peru'da ki antik Nazca Kenti'nde   bulunmaktadır. Söylentilere göre 450 km çapında ki bu alan uzaylıların bir iniş pisti. Evet kulağa çok uçuk geliyor kesinlikle. Günümüzde ilkel yollarla benzerini yapmayı denemiş olsalar da başarılı olmamışlardır. Çizgiler ve şekiller inanılmaz bir ölçüde ve hesaba göre çizilmiştir. Belkide uzaylılar yaptı... Yok canım ne Uzaylısı... Öyle ya da böyle inanılmaz bir sırra sahip bu çizgiler. Bunun gibi örümcek ve iki el gibi farklı şekilli çizgiler de mevcut.


HARÇSIZ DUVAR

İşte size bütün müteahhitleri ve inşaat mühendislerini hayrete düşürecek muhteşem bir set. Peru'nun Cusco bölgesinde bulunan bu duvar oradaki bir kaleyi 360 metrelik uzunluğu ve 9 metre yüksekliğiyle sarıyor. En inanılmaz kısmı ise, bu duvarların arasında bir gram harç yok. Ama öyle düzenli yerleştirilmişler ki arasına bir bıçak bile giremiyor. Gerisini siz düşünün dostlar.


PASKALYA HEYKELLERİ



Gökyüzüne doğru bakan, hazırolda bekleyen bu yakışıklı heykel abilerin adı Moailer. Şili'nin Paskalya Adası'nın her yerinde bulunan bu heylelleri kim yaptı niye yaptı bilinmiyor. Tek bilinen,  bu yekpare tek parça taş heykellerin iskelet şekilde yaşamış ataların temsili varsayıldığı ve en büyüklerinin uzunluğu 20 metre olduğu.




 KAYADAN ÇIKAN ÇEKİÇ

Bu gördüğünüz çekiç, öyle bir çekiç ki... Bu gördüğünüz Dünya'nın en eski ve ilk çekici. 1936'da Teksas'da 400 milyon yıllık bir tek parça olan kaya kütlesinin içinden çıkan bu çekiç insanları hayrete düşürdü. Hatta bir yerden sonra o çekicin o kayanın içine nasıl girdiğini bırakıp, çekiçte kullanılan demirin günümüzdeki demirlerden bile saf olması bir kez daha hayrete düşürdü.



Evet, okuduğunuz bu nesnelerin sırları henüz tam olarak çözülebilmiş değil. Zaten bunları gördükten sonra insanın aklına insan teknoloji olarak geriliyor mu yoksa, ya da bir zamanlar teknoloji en üst seviyedeydi ama ilkellikle karışık mıydı. Yani son teknoloji olup aynı zamanda ilkel aletleri temsil etmesi nasıl mümkün. Ya da nasıl söylesem... Nasıl böyle bir işçilik ve mimari gerçekleşebilir. Bu olaylar bana abartı gelmiyor değil. Ama düşündürtmüyor ve mantıklı gelmiyor da değil.


                                                                                                           Furkan ÖZDEMİR





0 yorum:

Bu sitenin hakları Da Vincinin şifreleriyle aynı odada saklanmaktadır. ®